Avrupa Komisyonunun bugün açıklanan raporuna göre
Euro Bölgesi bu yıl beklenenden fazla daralacak, bütçe açıklarında azalma ise
hayal. 2013 ve 2014 yıllık tahminlerini
yayınlayan komisyon Fransa, İspanya,
İtalya ve Hollanda’nın 2013 senesini
resesyon ile kapatacağını Almanya´nın ise büyüyeceğini tahmin ediyor. Almanya
için ben pek iyimser değilim yalnız. Cılız bir büyüme gösterirse şaşırmamak
gerekiyor. Tahminlere göz atarsak,
beklenti 2013 senesinde GSYH’nin
2013 senesinde yüzde 0.4 daralacağı. Benim tahminim ise biraz daha
yüksek. 0,9 daralacağı yönünde.
Avrupa’nın Kamu Borcunun / GSYH oranı ise % 95,5’e yükselmiş durumda. 2014 de
bu rakamın % 96’ya ulaşması bekleniyor. Ancak % 100’e ulaşırsa sürpriz olmaz.
ABD ekonomisi
ise, 2013 yılı ilk çeyreğini % 2,5 oranında kapattı. 2012 senesinin son
çeyreğinde 0,4 büyüdüğü göz önüne alındığında, büyümenin ivme kazandığı ortada.
Nisan ayı işsizlik verileri ise 0,1
puan gerileyerek % 7,5 seviyelerinde
bulunuyor. ABD’de ilk çeyrek de kamu
harcamaları % 4,5 azalmış. Tüketim harcamaları ise % 3,2 artmış. Yatırım
harcamaları ise son derece cılız bir ivme kaydetmiş durumda. % 2 seviyesinde.
Büyüme istihdama henüz olumlu yansımamış. % 6,6’ya inmesi uzun yıllar alacak
gibi gözüküyor.
Çin
ekonomisinde ise, hizmet sektörü Nisan ayında beklentilerin altında büyüme
kaydederek, imalatın hız kestiği dünyanın en büyük ikinci ekonomisi üzerinde
baskısını arttırdı. Uluslararası İstatistik Ofisi'nin imalat dışı PMI verisi
Mart'ta 55.6 puandan Nisan'dan 54.5 puana gerilemiş durumda. Hizmet
sektöründeki yavaşlama, önümüzde ki aylarda azalışını sürdürürse,
dünyanın en büyük ikinci ekonomisindeki yavaşlamanın etkileri hissedilebilir.
Özellikle, kredi hacminde ki genişleme, aşırı kapasite kullanımı ve emlak
piyasasındaki aşırı ısınma hükümetin büyümeyi destekleyici imkanlarını
sınırlayabilir.
Türkiye
ekonomisi, ise, ilk çeyreği iç talep ağırlıklı büyüme ile kapatacak görülüyor.
Dış ticaret açığı, 21,68 milyar dolara ulaştı, İhracat rakamları, ilk çeyrek de
2012’nin son çeyreğine kıyasla yüzde 0,3 artarken, ithalatta artış ise yüzde
9,5 . Tüketici kredilerinde ki artış ise % 30’u aştı bile. Sonuç olarak
ihracatın pozitif katkısı sıfır. Parasal
genişleme, Türk tahvil ve bonolarına uluslar arası ilgiyi arttırdığı için
gösterge tahvil 4,98’e kadar geriledi.
Özetle FED,
Avrupa Merkez Bankası, Japon Merkez Bankası ve İngiltere Merkez Bankası, 9
trilyon $ parasal genişleme ile
sermayenin maliyetini ve
kredilerin faiz yükü azalttı. Ancak
döviz kuru, ödemeler dengesi,işsizlik ve orta vadede enflasyon hala büyük sorun ve bu sorunların çözümü
için yapılması gereken yapısal reformların hayata geçirilmesi kısa ve orta vadede pek görülmüyor.
Peki, negatif
reel faize Türk Toplumu nasıl alışacak?, tasarruflar nasıl arttırılacak? Cari
işlemler dengesinin finansmanı nasıl sağlanacak ?, ithal girdi maliyetleri
nasıl düşürülecek? İhracat nasıl artacak? işsizlik rakamlarında ki artış nasıl
durdurulacak? bu soruların cevabı diğer yazılarımızda.
Dr. İsmet
DEMİRKOL