Hafta içinde hatırlarsanız,
Avrupa ve Amerika Merkez Bankalarının, mevcut küresel durgunluk ve işsizlikle
mücadele için, parasal genişleme sinyalini hayata geçireceklerinden
bahsetmiştik. Ardından, ilk önce Draghi; daha sonra, Bernanke bir kez daha,
küresel risk iştahını arttırarak tahvil alım programlarını ilan ettiler. Şimdi
esas soru şu , bu tahvil alımı ne kadar süre devam edecek ve ne derece faydalı olacak ?
İlk önce ABD’den başlayalım.
Amerikan ekonomisi , 2007 Mortgage krizi ile birlikte, benzeri görülmemiş bir
ekonomik buhrana sürüklenerek, trilyon dolarca zarar ve istihdam kaybı
yaşamıştır ve halen de yaşamaya devam etmektedir. Ancak, parasal genişleme tek
başına sihirli değnek değildir. Merkezi hükümetin, ekonomi programları ile
koordineli hareket etmesi durumunda başarı elde edileceğini unutmamak gerekir.
Başkan Bernanke, dün ki konuşmasında, 2015 yılının ortalarına kadar faizleri
“0” baz puana yakın tutacağını açıkladı ve istihdam piyasası iyileşene kadar ki
bu oran bence % 5-6 arası olarak hedefleniyor, tahvil alımına devam edeceğini
belitti. Yani, 2015 yılına kadar kademeli olarak altının yükseleceğini net bir
şekilde söyleyebiliriz. Ne zaman ki enflasyonist baskılar ortaya çıkacak işte o
zaman, bankalara ve piyasalara enjekte edilen likit para, FED tarafından geri
alınmaya başlanacak ki şu an bu beklentinin çok çok uzağındayız . Tahminlerime göre eğer ki Avrupa da ki ekonomik ve
siyasi gelişmeler, Rönesans kıtasının gelişimine katkı sağlayamaz ise 2016
yılına kadar ABD ekonomisinin yüksek büyümeyi yakalaması zor görülüyor.
Avrupa için ise, tahvil alımı
bence günü kurtarmaktan öteye gidemiyor. Almanya Anayasası şartlı olarak tahvil
alımına onay verdi. İspanya ve Yunanistan , ekonomik tedbirleri uygulamada
isteksiz davranıyor. İtalya, Portekiz, İngilterenin de ekonomik durumu pek
parlak değil. Fransa ise zorlanmaya başladı.
Draghi, istediği kadar tahvil alımı gerçekleştirsin, Avrupa’da ortak ses
çıkmaması durumunda, resesyon zilleri
Avrupa için 2012 son çeyrekde çalmaya
başlayacaktır. Bir diğer husus ise, tahvil alım programı, Euro para biriminin
değerini önümüzde ki aylardan itibaren
düşüşe geçirmesi olasılığıdır. Nedeni ise, Avrupa da ki ekonomi koordinasyonda
ki yetersizlik ve tahvil alımının yatırımlara ve istihdama olumlu katkı
yapamayacağı kuşkusudur. Bu durumda, güvenli liman olarak Dolar para birimi,
Euronun yerini önümüzde ki yıllarda almaya başlayacaktır. Altın ise, her iki
koşulda likidite bolluğu ve küresel endişelerin artması neticesi ile güvenli
liman konumunu güçlendirmeye devam edecektir.
Dip not olarak belirtmek
gerekirse; Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası sayın Erdem Başçı, küresel para akışının hızlanması
neticesi ile, yatırım ortamının ivme kazanması adına, faiz koridorunu önümüzde ki günlerde daha erken
aşağı çekebilir.
Dr. İsmet DEMİRKOL