2012
yılının son çeyreğine girmiş bulunuyoruz. Tüm dünya ülkeleri mevcut küresel
finans
krizi ile mücadele etmek için, çeşitli büyüme modelleri
uygulayarak, katma değer yaratmaya çalışıyor. Bugün ki konumuz ise, Türkiyenin
cari işlemler açığı ile verdiği mücadele üzerine.
Yapılan bilimsel araştırmalara göre, Türkiye Ekonomisinin,
1923’den bugüne kadar geldiği süre içinde, ortalama olarak, ekonomik büyümenin % 4,5 - % 5,00 arasında
gerçekleştiği görülmektedir. Özellikle, Türk lirasının değerlendiği, döviz
kurlarının ise aşağı yönde hareket
ettiği yıllarda, ithalat artışı ile cari işlemler dengesi büyük açık vermekte
ancak, büyüme oranları yüksek seyretmekte, tam tersi durumda ise, döviz
kurlarının yüksek değerde seyrettiği, Türk lirasının ise değer kaybettiği
yıllarda cari işlemler dengesinde ki
açığın büyük oranda küçüldüğü ancak, büyüme oranlarının da aşağı yönde hareket
ettiği görülmektedir. ABD ekonomisini incelersek, devlet bütçe harcamalarında
tasarruf ettiği süre içinde hem bütçe açığının hem de cari işlemler açığının
küçüldüğü, bütçe harcamalarının arttığı dönemlerde ise, cari açığın yükseldiği
görülmektedir. Türkiye’de ise, ekonominin soğuduğu dönemlerde, cari işlemler
dengesinin azaldığı ( 2012 yılı gibi ) , ancak bütçe gelirlerinin, devletin vergi gelirlerin de ki azalma nedeni ile ( ithalata dayalı
büyüme modeli ) bütçe giderlerinde
büyük açık verdiği görülmüştür.
Özetlersek, Türkiye Ekonomisi, 1923 – 2012 yıllarına kadar
ortalama % 4,5 - %5,00 büyümesini, ithalata dayalı büyüme modeli ile
gerçekleştirdiği için, kamu harcamaları ve
dış finansman ihtiyacı artış göstermiştir. Sonuç olarak, Türkiye
ekonomisi, Kamu destekli büyüyerek ve dış finansman ihtiyacı artarak bugünlere
gelmiştir. Çeşitli araştırmalara göre, Türkiye’de üretilen her 100 TL’lik birim malın, ortalama olarak 46 TL’si
ithalatdan karşılanmaktadır. Bence esas sorun büyümeden ziyade, 46 TL olan ara mal ithalatında ki üretim
rakamıdır. Türkiye, gelecek 10 – 15 yıllık dönem içinde, ara mal ithalatını 20
– 25 bandına indirebilmesi durumda, özel sektörün tasarruflarında ki
birikimlerin ve devletin vergi gelirlerinin ülke ekonomisine daha fazla katma
değer yaratacağını dip not olarak belirtmekte büyük yarar var.
Dr. İsmet DEMİRKOL