Japonca’da Nihon veya Nippon kelime anlamı ile, güneşin kaynağı anlamına gelen, ve hiçbir ülke ile kara sınırı olmayan, 4 trilyon doları aşan milli gelir ile, ABD’den sonra dünyanın ikinci büyük ekonomisi olan Japonya, 2010 yılının son çeyreğine girdiğimiz şu günlerde, durgunluk ile, resesyon arasında gidip gelmekte. Dünyanın en önde gelen ekonomilerinden birinin durgunluğa girmiş olması gerek Japonya gerekse küresel düzeyde geleceğe ilişkin kaygıları derinleştiriyor 1940’lı yıllara baktığımızda, II.dünya savaşı sonrası,ekonomideki hızlı kalkınması ile, dünyanın önde gelen süper güçlerinden biri haline gelmiş olan ve Japon mucizesi olarak da adlandırılan bu değişim süreci, uzun yıllar, gelişmek de olan ülke ekonomileri için örnek teşkil etmiştir. Ancak, 90’lı yılların başından itibaren, Japon ekonomisinin, durgunluk trendine girmesi, makro dengeleri olumsuz yönde etkilemiş işsizlik artmış, büyüme oranı ise azalmıştır.
Ekonomik büyüklüğü ve dünya ticaret hacmi içerisindeki yeri göz önüne alındığında, 2007 yılı verileri ile yaklaşık olarak 500 milyar doları aşan ihracatı ve 400 milyar dolar ithalatı ile, 900 milyar dolarlık ticaret hacmine sahip bu güzel Uzakdoğu ülkesinin, önümüzdeki dönemde durgunluk trendini sürdürmesi, başta Asya ekonomileri olmak üzere, tüm dünyayı derinden etkileyecektir.
Tokyo’daki Nomura Securities baş ekonomisti Takahide Kiuchi’, “Japonya kırılgan toparlanmasını sürdürmekle birlikte hala çift dipli resesyon riskiyle karşı karşı”ya olduğunu belirtmekte. Japonya Merkez Bankası, bir süre önce yenin değerini düşürmek için yen satarak, dolar almış ve döviz piyasalarına iki kez müdahale etmişti. Japonyanın ihracatındaki düşüş küresel toparlanmanın ivme kaybettiğini gösteriyor. Japonya Maliye Bakanı Yoshihiko Noda, son günlerdeki kurlardaki oynaklığın ülkenin bocalayan ekonomik toparlanmasına zarar verebileceği belirterek, yenin dolar karşısında rekor seviyelere yakın noktalara yükselmesinden rahatsızlık duyduğunu açıkça ifade etmekte. Kurlarda ki dalgalanmalar kadar küresel ekonomide olası bir kötüleşmeye yönelik endişelerin de Japon ekonomisi için aşağı yönlü risk yaratmaya devam ettiği görülmektedir.
Fed'in parasal genişleme konusunda Çarşamba günü ( bugün ) açıklayacağı yeni program öncesinde doların ve tahvil faizlerinin yönü konusunda oyuncular farklı görüşler taşımayı sürdürürken, açıklama sonrasında oluşabilecek hareketler de esrarını koruyor.Fed'in tahvil alımı yoluyla piyasaya para sürmesinin doları 1,40’lı seviyelere çekmesi durumunda ise, önümüzdeki dönem, yenin dolar karşısında ki rekor yükselişini sürdürmesi Japon ekonomisini ve doğal olarak küresel ekonomiyi 2011 yılında derinden etkilemeye devam edecektir.
Dr. İsmet DEMİRKOL